Out of service Selin

Bugün sizlere Stuart Hall'un kodlama ve kod açım yöntemini bir dizi örneği vererek izleyicide yarattığı etkiyi anlatmaya çalışacağım.   ‘’ Kodlama –Kodaçımlama ‘’ Alımlama, izleyen lerin medya iletileriyle ilgili  yorumları, kodaçımlamaları, okumaları, anlamüretimleri, algıları ya da kavrayışlarına işaret eden genel bir k avramdır. Alımlama analizi ise,  televizyon pr ogramlarının ürettiği anlam ile  izleyicilerin üre ttiği anlam arasındaki ilişkiyi ortaya koymayı  amaçlayan bir yöntemdir. Bu televizyon tü rleri haberler olabileceği gibi diğer  bilgilendirici ya da kurgusal programlar  olabilir. Alımlama araştırmalarının amacına ulaşabilmesi için metnin çözümlemesini yapması,  izleyicinin tepkisini ölçmesi son olarak da metin ve izley ici tepkisi arasındaki ilişkiyi ortaya koyması  gerekir. Hall televizyon mesajının oldukça karmaşık bir yapıya sahip olduğunu vurgular. Mesaj, sessel  ve  görüntüsel olmak üzere iki türlü söylemi içerir. Görüntüse

     Bugün sizlere Baudrillard'ın Simülasyon kuramını bir reklam filmi örneği ile açıklamaya çalışacağım. Baudrillard modernleşme ile bize sunulan hayatın sanallaştığını ve gerçek ile bağlantının kesildiğini savunmaktadır. Taklitler ve imaj modeller toplumda egemen olmuş ve hipergerçeklik oluşturulmaya çalışılmaktadır. ‘Modern insan, yaşamında üretime giderek daha az, kişisel ihtiyaçlarıyla refahının sürekli üretim ve yaratımına giderek daha fazla zaman harcamaktadır. Nesnelerin tüketimi şimdi, onların reklamlarda ifade edilen ve reklamlar tarafından pekiştirilen toplumsal statü v. b. derecelenmelerine karşılık gelen, farklılaştırıcı bir anlamlar ya da ‘göstergeler’ sistemi içindeki konumları tarafından belirlenir. Reklamlar, kitlelerin değerlerini yönlendiren bir mekanizma işlevi görmektedir. Reklamlar bugün şeylerden çok, imgeler satmayı amaçlamaktadır. Reklamın bu işlevi, gerçek nesnelere, gerçek bir dünyaya, bir göndergesele değil, bir göstergeden d

 Bugün sizlerle Roland Barthes'ın üç seviyeli gösterge analizini örnekler ile açıklamaya çalışacağım. Roland Barthes, düz anlam ve yan anlam kuramlarının öncüsüdür. Bu kuramlar anlamlama konusu altında yorumlanmaktadır. Düz anlam göstergenin neyi temsil ettiğini, yan anlam ise göstergenin nasıl temsil edildiğini temsil etmektedir. Düz anlamların yanlış anlaşılma gibi bir durumu söz konusu değildir. Genel olarak evrenseldirler ve insanların zihinlerinde ortak paydada çözümlenirler. Gösterge, bir gösteren ve bir gösterilenden oluşmaktadır. Gösteren düzlemi anlatım düzlemini, gösterilen düzlemi ise içerik düzlemini oluşturmaktadır. Toplumun olduğu her yerde tüm kullanımlar kendi göstergelerine dönüşmektedir. Roland'a göre birinci seviye düz anlam, ikinci seviye yan anlam, üçüncü seviye ise miti temsil eder.   Sezen Aksu'dan örnek vermek gerekirse yıllardır Sezen Aksuya 'Minik serçe' denmekte. Bu isimden yola çıkarak; Birinci seviye:

     Bugün sizlerle Peirce'ın gösterge modellemesi üzerinden konuşacağız. Peirce göstergeyi üçe ayırır; görüntüsel gösterge yani ikon, belirti yani index ve simge yani sembol.             İkon belirttiği şeyi doğrudan doğruya temsil eder. Gösteren ile gösterilen arasında benzerlik ilişkisi  vardır. Resim, heykel, portre, fotoğraf gibi. Belirti iki öğe arasındaki gerçek çağrışıma dayanır. olmayanı çağrıştırır. Duman ateşi çağrıştırır yani duman gördüğümüz yerde ateş yanmış olduğunu düşünürüz. Bir başka örnek ise yol kenarlarındaki ayı resimli levhalardır. Bu levhaları gördüğümüzde ayı çıkabileceğini, dikkat etmemiz gerektiğini, kaza yapabileceğimizi düşünürüz. Simge yorumlayan olmasaydı kendisini gösterge yapan özelliği yitirecek olan göstergedir. Örneğin zeytin dalının barışı simgelemesi, kum saatinin zamanı simgelemesi, terazinin adaleti simgelemesi, leblebinin Çorumu simgelemesi gibi.

    1. hafta çalışması olarak bugün John Berger'ın Görme Biçimleri kitabının 3. bölümüne dayanarak küçük bir örnekleme yazısı paylaşacağım sizlerle. Öncelikle göstergebilim neyi inceler? bununla başlamak gerekir. Göstergebilim anlam ve anlama üzerine kurulmuş bir bilim alanıdır. dil, resim, afiş, edebiyat, tiyatro, trafik işaretleri, jestler ve mimikler vb. her şey birer göstergedir. John Berger'ın Görme Biçimleri kitabı da farklı görselleri inceleyerek göstergesel olarak açıklar. Berger'a göre düşündüğümüz ve inandığımız şeyler görme biçimimizi etkiler. Örneğin en basit olarak aklımızda bir kivi fotoğrafı canlandıralım canlandırdığımız nesne  küçüklüğümüzden beri bize '' KİVİ'' olarak tanımlanmış eğer küçüklüğümüzde bize kivi nesnesi gösterilerek buna muz denseydi biz kivi nesnesine hayatımızın geri kalanında muz diyecektik. İşte bu göstergeler doğumumuzdan itibaren çevremizdeki insanlar ve olaylar tarafından bize kotlanır. John Berger'ın da demek isted

       Selamlar ben Selin ve bu benim ilk yazım. Koronavirüs salgını nedeniyle evde kalmak zorunda olduğumuz bu nadide günlerde neler yaptığımı sizinle paylaşıyor olmaktan gurur duyuyorum. Haberlerde, bloglarda, sosyal medyada çokça gördüğümüz, duyduğumuz ve tüm gün maruz kaldığımız bu salgından daha fazla bahsedip kimsenin anksiyete seviyesini yükseltmek istemem. Bu yüzden bugün sizlere daha pozitif şeylerle geleceğim. E haydi o zaman...                                                                 Evde her delirme raddesine gelen insanın yaptığı gibi öncelikli olarak internetten bir 1000'lik puzzle söyledim eksik kalmak olmaz. İlk önce köşelerinin yapılması gerektiğini bana ilk 3 saat kimse söylememişti. Birkaç saat debelenme sonucu kenarları bitirdim. Tek başıma yapmak için aldığım puzzle'ı ailem benden izinsiz alarak salona taşımış, bende ne yapayım el mahkum onlarla devam ediyorum puzzle yolculuğuma. Çamaşır suyu lekeli ve asla üstümden çıkarmadığ